Wednesday, December 31, 2014

Mutlu Yıllar! / Happy New Year!




Merhaba;

Bir senenin daha sonuna geldik. Eğer blogumu takip ediyorsanız bu zamanların özellikle de bugünün yılın en sevdiğim dönemi olduğunu biliyorsunuz demektir :) Yine yepyeni kararlarla başlayacağımız bir yıl olacak. Umarım herkesin kararlarını gerçekleştirebildiği bir yıl olur. Şimdiden iyi seneler!

Hi;

It is the last day of the year. If you have followed my blog so far, you have already known that it is my favorite season of the year :) It is going to be a new year with the new starts and with the new year resolutions. I hope everyone will be able to realize their plans. So, happy new year to you all!

Wednesday, December 10, 2014

Son Zamanlarda Alınanlar/ Things I've bought recently

Merhaba;
Hi;

Bu aralar yine alışveriş diyetimi bozdum ve bir sürü şey aldım. Kargolarım tek tek gelmeye başladı. Şimdilik gelenleri göstermek istedim sizlere.
I've been holding myself not to  buy anything however it was not possible for me to resist the sales around. My packages started to arrive one by one so I just wanted to show you what have come to me so far.




Öncelikle Kozmela'da ne zamandı hatırlamıyorum ama Organix ürünlerinde oldukça indirim vardı. Ben de ne zamandır bu markanın ürünlerini merak etmekteydim. Denemek amaçlı bu dolgunlaştırıcı biotin ve kolajen şampuanı aldım. Kargo dahil 30 TL gibi bir fiyat ödedim.
First of all, I've bought the shampoo that I wanted to try for a long time from Kozmela: Organix biotin and collagen shampoo. I hope it is good.



İkinci olarak bildiğiniz gibi Essie Türkiye'den çekiliyor ve bu sebeple Vanilyaclub'da ojeler 6 liraya düşmüştü. Ne zamandır istediğim Fair Game'i hemen ekleyiverdim sepete. Yanına bir de Essie Power Clutch ve kargonun ücretsiz olması için Palmer's zeytinyağlı vücut losyonunu ekledim. Vanilyaclub da gerisini tester olarak göndermiş. Siteden ilk defa alışveriş yaptım ama gerçekten çok sevdim.

Secondly, Essie is withdrawing from Turkey so all the nailpolishes are on sale nowadays. I've ordered the fair game, power clutch and a Palmer's olive oil body lotion. The rest are the sample products that the site have sent me.



Son olarak da Boyner Evde'de bazı ürünlerde hafta sonu çılgın bir indirim vardı. Bu ürünlere benim çok sevdiğim Fransızca yazıları olan seri de dahildi. Daha önce yalnızca tek bir kasesini aldığım setten bu sefer iki adet pasta tabağı, bir demlik ve bir tane daha kase alarak iki kişilik takım yapmış oldum. Kargo dahil toplamda 35 TL ödemiş olmam da indirimin ne kadar çılgın olduğunu anlatabiliyordur herhalde :)

And finally, from my favorite shop, I've bought these french written dishes, a pot and a bowl. I like them too much.

Wednesday, December 3, 2014

Bitenler #8

Merhaba;

Yine yaklaşık iki aydır biriktirdiğim biten ürünlere bir son verip hemen sizlerle paylaşmak istedim.


Burt's Bees Deep Pore Peeling: Doğal olduğu için sivilce yapmayacağını umut ederek almıştım ama malesef yüzümde sivilcelenme yaptı. Anneme verdim o kullandı. Kuru cilde sahip olmasına rağmen beğenmiş. Cildi kurutmuyor ve peeling tanecikleri gayet makul boyda.

Clinique Anti Blemish Temizleme Köpüğü ve Toniği: Bu seriye bayıldım. Nuxe Brightening Program ürünleri ile birlikte kullanınca cildimdeki sivilce izlerine ve parlamaya iyi geldi. Tonik her ne kadar buram buram alkol koksa da içindekilerde alkol görünmüyor. Dolayısıyla tekrar tekrar alacağım gibi görünüyor bu ürünleri.

Fem Sir Ağda Bantları: Açıkçası daha önce hiç yüz için sir ağda kullanmadığım için kıyaslama yapamıyorum ama bunlar gerçekten çok kötü. Tüyleri almakta çok başarısız. Bir daha bu marka almayacağım.




John Frieda Frizz Ease Parlaklık Veren Sprey: Hiçbir işe yaramadı. Fiyatını kesinlikle haketmeyen bir ürün. Bir daha almam.

Got2b Kuru Şampuan: Yalnızca iki kez kullanabildim. Sonra durduğu yerde bitmiş. Zaten çok da başarılı değildi bence. Bir daha almam.

Lee Stafford Saç Köpüğü: Benim saçlarım düz olduğu için kabarma gibi bir problemi yok. Fakat eşimin kıvırcık saçları olduğu için malesef duştan sonra oldukça fazla kabarıyor. Bu köpük kabarmasını engelledi evet ama jöle gibi duruyordu kafasında. Saçı sertleştirdiği için bir daha bundan almayı düşünmüyoruz.

Got2b Saç Köpüğü: Diğerine nazaran bunu daha çok sevdi. Hem mis gibi frambuaz kokuyordu bu köpük ve saçta da uzun süre kalıyordu koku. Bir daha alabiliriz.

Got2b Isıya Karşı Koruyucu Sprey: Bu tarz ürünlerin sonuçları uzun vadede bilineceğinden yorum yapamıyorum ama sanırım bir daha bu tarz ürünler almayacağım.



Lee Stafford Hacim Verici Şampuan: Kıvamı çok sıvı olduğu için hemen bitti. Zaten hacim verme özelliğini de göremedim. Bir daha almam.

John Frieda Hacim Verici Şampuan: Benim sevgili şampuanım. Yeni şampuanlar denesem de eninde sonunda buna dönüş yapıyorum. 

Down Under Natural's Saç Bakım Maskesi: Islak ve temiz saça uygulanıp 10 dakika beklemek gerekiyor bu maskeyi. Bence hiç pratik değil çünkü ben sabahları duş alıyorum ve dolayısıyla 10 dakika bekleyecek zamanım olmuyor. Bir işe yaradığını da düşünmüyorum açıkçası. Bir daha almam.


Colgate Optik Beyaz Diş Macunları: Bir özelliği olmamasına rağmen bunları kullanıyoruz. İndirimde buldukça alıyorum.

BioTrue Lens Solüsyonu: Benim vazgeçilmez lens solüsyonum. Başka solüsyon kullanınca gözlerim hem yanıyor hem daha çabuk kuruyor. Bunlarla ise yaklaşık 12 saat nemli kalıyor gözlerim. 


Palmolive Thermal Spa Duş Jeli: Bu duş jeli resmen tatil, havuz, deniz, plaj kokuyor :) özellikle kışın tatili özleyenler için birebir. Yeniden alabilirim.

I love Mango&Papaya Peelingli Duş jeli: I love ürünlerinin kokusunu bazı bloggerlar sevmezken ben her bir kokusuna ayrı ayrı bayılıyorum. Bu duş jelini hem yapısının peelingli olması  hem de kokusunun güzel olması sebebiyle sevdim. Bir daha alırım.

Bath and Body Works Paris Amour Duş Jeli: Blogumu takip ediyorsanız benim nasıl BBW delisi olduğumu bilirsiniz :) Hele bu kokusunu ayrı bir seviyorum. Çok az bir miktarı bile oldukça köpürdüğü için uzun süre kullandım. Yine bir indirimde kesinlikle tekrar alacağım. Keşke BBW Ankara'ya da açılsa :(





Superfruits Açaiberry El Kremi: Watsons'tan aldığım bu kremin kokusu güzel olsa da yapısı bir o kadar kötüydü. Hatta öyle ki elimde yer yer kuruluğa yol açtı. Asla ama asla almam bir daha.

Isana Zeytinyağlı El Kremi: Isana'nın kremlerini oldukça seviyorum. Nemlendirmesi fena değil, kokusu da güzel. Denk gelirse yine alabilirim.

H Bella Gül ve Kırmızı Meyveler El Kremi: Yine kokusunu sevdiğim ama yapısını beğenmediğim bir el kremi. Yaz için bile yeterli gelmedi nemlendirmesi. Bir daha almam.

Fuss Whol Ayak Peelingi: Rossman'da satılan Fuss Whol markasının bu peelingini sevdim, ayağı yumuşacık yapıyor. Fakat ayağım için ponza taşı tarzı doğal ürünler kullanmaya karar verdiğim için bir daha almayacağım.

Fuss Whol Ayaklar için Yoğun Bakım Kremi: Bu kremi de oldukça sevdim. Hatta yenisini alındı bile.


BBW Carried Away Vücut Losyonu: Yine bayıldığım çok sevdiğim bir koku. İndirimde tekrar alırım.

Victoria's Secret Strawberries&Champagne Vücut Losyonu: Victoria's Secret'ın vücut losyonlarını oldukça beğeniyor ve kokularını son derece kalıcı buluyorum. Bu da benim en merak ettiğim kokulardandı. Tek başına güzel koksa da tenimle uyumunu sevmedim. Kalıcılığını da diğer kokularına göre az buldum. Bir daha bu kokudan almam.

BBW Warm Vanilla Sugar Vücut Spreyi: Yine sevdiğim kokulardan. Denemek için küçük boyunu almıştım ama sanırım bir dahakine büyük boy alacağım :)

Clinique  Happy Heart Parfüm: Hediye gelen bu parfümün kokusu pek bana göre değildi ama yine de kullandım bitirdim. Fazla bir kalıcılığı da yoktu. Bir daha almam.


Watsons Deo Roll-on Ocean Breeze: İğrenç ötesi, rezalet bir roll on. Hem yapış yapış bir his veriyor, hem giysilere leke yapıyor hem de ter kokusunu hiçbir şekilde engellemiyor. Bir daha yakınından bile geçmem. 

Rexona Shower Clean Stick Deodorant: Shower Clean kokularına bayılıyorum. Rexona'nın bu deodorantı da oldukça güzeldi. Tek olumsuz yanı giysilere leke bırakıyor olması. Koruması da son derece başarılıydı. Tekrar alabilirim fakat ben sanırım roll on deodorantları daha çok seviyorum.

Nivea Fresh Natural Deodorant: Çok temiz güzel bir koku. Bir daha alabilirim.

Selin Pembe Greyfurt&Nar Vücut Spreyi: Çok keskin bir greyfurt kokusu vardı. Kalıcılığı oldukça başarılı. 

Selin Limon Kolonyası


Orkid Infinity: Normalde biten pedleri koymuyorum ama bunlar çok övüldüğü için denemek ve paylaşmak istedim. Açıkçası neden bu kadar sevildiğini anlamadım bile. Koruması başarısız. Hatta bence yapışmasında bile sorun var bu ürünlerin. Tek olumlu özelliği pamuklu olması ama onu bile çok sevmedim. Bir daha almayacağım.


Rival De Loop Katikül Peelingi: Herhangi bir faydasını görmedim. Bir daha almam.

Clinique Chubby Stick Whoppin Watermelon: Chubby Stickleri gerçekten çok başarılı buluyorum. Bu rengi de oldukça doğal duruyordu. Yeniden alabilirim.

Emily göz kalemi: Oldukça  güzel bir füme rengiydi fakat uzun zamandır bende olduğu için biraz sertleşmiş. Genel olarak Emily kalemleri başarılı buluyorum. Yeniden alabilirim.


Uni Islak Bebek Mendili: Ağzı kapaklı olması avantajdı. Yapısı da fena değildi ama sanırım elimdekiler bitince Benriler ile devam edeceğim.

Neo Strata Yağsız Nemlendirici: İçinde çok az miktarda olduğu için yorum yapamıyorum. Fakat yapısı oldukça sıvıydı.

John Frieda Hacimlendirici Saç Kremi: Ben saçta şampuan harici ürünlerde kremsi olmalarını sevmiyorum. Pratik gibi gelmiyor bana. Dolayısıyla bunu uygulamasını da zahmetli bulduğum için almayacağım.

Monday, December 1, 2014

Doğum Günü Hediyelerim/My Birthday Gifts

Merhaba;

Yine hep uzun aralarla çıkıyorum karşınıza. Ama iş yoğunluk filan derken böyle oluyor maalesef.

Neyse gelelim postumuzun konusuna. Geçen sene doğum günü hediyelerimi paylaştım madem bu sene de eksik kalmasın dedim :)


Hi;
It has been long time since I've posted the last time. Unfortunately I sometimes have no time to post things to my blog.

So here is the subject of this post. I have shared my birthday presents last year so I thought that I might share them this year too :)


Arkadaşlar;,
My friends have bought


Paşabahçe'den evime çok istediğim bu obje
This buddha bust


Zara'dan uzun zamandır istediğim pofuduk yelek
The vest that I was in love with for a long time (Zara)



ve Koton'dan bu çok tatlı elbise.
and this cute dress from Koton


Annemle babamın hediyesi yine ne zamandır arayıp da bulamadığım bağcıklı bootieler (Tergan'dan)
These are my parents' gift


En sona ise en sevdiğimi sakladım :) Sevdiceğimden gelen  tamtur bir alyans.
And finally a full round diamond ring from my love


Doğum günlerini gerçekten çok seviyor olabilirim :)
I really like birthdays :)

Sunday, November 2, 2014

Watson's & Gratis Haul

Bildiğiniz gibi Gratis dehşet bir indirim yaptı ve mağazalar yağmalandı. Gerçekten hiç böylesine indirim görmemiştim dolayısıyla bulduğum kadarıyla ihtiyacım ne varsa aldım gitti :) Tabii Gratis indiriminden önce bir de Watson's alışverişi  var. Gratis'in indirime gireceğini bilseydim hiçbir şey almazdım ya neyse. Önce Watson's alışverişini göstereyim.


Here's what I've bought from Watson's: 



Toni&Guy Deniz Tuzu spreyini ne zamandır denemek istiyordum. İndirimle 25 TL'ye gelince alayım hemen dedim. Palmolive Kahve Hazzı Duş Jeli (6 TL), Sakuralı ıslak mendil(4 TL) ve Garnier göz makyaj temizleyicisi(6 ya da 7 TL) de aynı şekilde denemek istediklerimden. Nivea konusunda çok sinirli olsam da roll-on ihtiyacım vardı. Bu seti görünce ve görevliler "indirimde" olduğunu söyleyince ben de inanıp aldım ama ikisi birlikte 17 TL. Gratis'te ikisini ayrı ayrı almak çok daha ucuza denk geliyordu. Törpü de ihtiyaçlardandı. 3.75 gibi bir fiyatı vardı yanlış hatırlamıyorsam.

Toni&Guy Sea Salt Spray, Palmolive Coffee Shower Gel, Sakura Wet Wipes, Garnier Eye Make Up Remover, Nivea Roll-on and Eye Make Up Remover and the nail file.


Gratis'ten ilk turda bunları aldım: Solingen tırnak pensini ne zamandır takipteydim, indirime girer girmez aldım(15 TL). Diş macunu ihtiyacını her zamanki gibi  Colgate optik beyazla kapattım(9 TL). Yanına bir de denemek istediğim ağız kokusu engelleyici Dentiste White macunu aldım(9 TL). John Frieda Hacim Verici Şampuan benim vazgeçilmezim, indirimde stoklamış oldum(12 TL). Venüs Embrace jileti istiyordum indirimdeyken alayım dedim(13 TL). Benri gözlük temizleme mendilini de ilk kez denedim ve bayıldım(1.75 TL). Nivea Lip Butter'lar yeni gelmişti ve ben bunları ne zamandır sayıklıyordum. İndirimde bir tane bulunca hemen kaptım(5 TL). Essence oje temizleme kalemi de ne zamandır istek listemdeydi(5 TL). Sağdakiler ise sevdicek için alındı.(Jilet 16 TL, Nivea Tıraş Köpüğü 5 TL, Rexona Deodorant 5 TL)


The things above are what I've bought from Gratis at the first hand. Solingen nail clipper, Colgate Optic White toothpaste, Dentiste White toothpaste, John Frieda Volumizing Shampoo, Venus Embrace Razors, Benri Glass Cleaning Wipes, Nivea Lip Butter, Essence nail polish corrector pencil. The things on the right side are for my love (Gilette Blades, Nivea Shaving Foam and Rexona Deodorant)


Son olarak bugün uğradığım Gratis'te de bunları buldum: Freshies benim çok severek kullandığım kapsüller. İndirimde olunca(5 TL) bal şeker oldu :) Yolculuklarda kullanmak üzere bir adet boyun yastığı(4.5 TL). Kalemtıraşa ihtiyacım vardı(75 kuruşa filan denk geldi). Clean&Clear sivilce jelini denemek istiyordum(6 TL). Wet and Wild Créme Brulée farı indirimle 3.5 Lira gibi bir şeye aldım. Bu Sidekicks babetlere ne zamandır bakınıyordum(12 TL). Topuklu ayakkabı giydiğim günlerin kurtarıcısı olacak. Maybelline Colossal göz kalemini bulunca aldım(5 TL). Siyah göz kalemi ihtiyacı hiç bitmez :) Essence In the Nude dudak kalemi(aşağı yukarı 1.5 TL'ye denk geldi). Bu kalemleri çok seviyorum ve bu rengini bulunca da aldım. Son olarak da Eklips eye liner fırçası lazım olur diye aldım(aşağı yukarı 1.5 TL'ye denk geldi).

And lastly, these are what I've bought today: Freshies breath refreshers, neck pillow, pencil sharpener, Clean&Clear anti-acne gel, Wet and Wild Creme Brulee eye shadow, Sidekicks ballerinas, Maybelline Colossal Kajal, Essence in the Nude lip pencil and Eklips eye liner brush.

Wednesday, September 10, 2014

Rhodes












Beni Instagram'dan takip edenler bilir, yaz tatili için bu sene Rodos'a gittik sevdicekle. Bu postu da belki gitmek isteyenlere rehber olur diye yapmaya karar verdim. Rodos'a Marmaris'ten feribotla geçtik ve kapıda vize alarak içeri girdik. Bu işlemlerin hepsini önceden yapıyorsunuz. Kapıda vize olsa da feribot bileti aldığınız firmaya önceden evrakları gönderiyorsunuz.
If you are following me on Instagram, you might know that we went to Rhodes with my love for the holidays. So I've decided to write about it in case one of you might decide to go there. We went to Rhodes via Ferry from Marmaris.


Feribot denizin durumuna göre 45 dakika 1 saat gibi bir sürede Rodos'a varıyor. Şehre girerken sizi bu manzara karşılıyor. Adanın etrafı surlarla çevrili ve buram buram tarih kokuyor.
The ferry arrives there in approximately 45 minutes or 1 hour depending on the waves. While entering the city, this scene is welcoming you. The island is surrounded with these historical city walls.





Tabi bir de bu manzara var ki AB vatandaşı olmayanlar için tam bir işkence. Vizeyi önceden alsanız bile bu sırayı kontrol için beklemek durumundasınız ki o güneşin altında yarım saat bir saat beklemek tam bir işkence.
If you are not an EU citizen, it is a bit hard for you to get in because you have to wait for this line at least an hour under the sun.



Öncelikle şunu söyleyeyim, biz adanın 3 farklı yerinde 2şer gün kaldık. Rotamız Lindos, Faliraki ve Rodos Merkez. Ulaşım oldukça kolay. İlk durağımız Lindos'tu. Merkezden kalkan otobüse kişi başı 6 Euro ödeyerek 1 saat içinde ulaştık.

I must say that we have stayed 3 different locations on the island. Our route was as Lindos, Faliraki and Rhodes Centre. Transportation between the places is very easy. Our first stop was Lindos. We have taken the bus from the centre and we arrived to Lindos in approximately 1 hour and you only pay 6 Euro per person.



Lindos bizim en sevdiğimiz yer oldu. Çok güzel plajları olan ve oldukça sakin bir yer. Biraz Alaçatı'yı andırdı bize. Gündüz gezecek ne var derseniz, tarihi Lindos Kalesi var. Tepede olduğu için çıkışı biraz zor. Hatta bunun için eşekler kullanılıyor. Fakat en tepeye ulaştığınızda manzara gerçekten olağanüstü. Bu arada kaleye giriş de kişi başı 6 Euro.
Among the places we have been to, Lindos is our favorite. It has so beautiful beaches and it is a quiet place. Well what can you do during a day?You can take a trip to Lindos Castle. Since it is on a hill, you might find it hard to climb up however there are donkeys that you can ride. After you climb the hill, you realize that the landscape is breathtaking. The entrance fee is 6 Euro per person.









Kale manzarası:
Landscape from the castle:



Kaleden görünen en güzel manzara da bu olsa gerek. Meşhur St.Paul Körfezi. Biz burada denize de girdik ama fotoğrafta yakın olan tarafın göründüğü kadar güzel olmadığını söyleyebilirim. Hem taşlı hem de plajı küçücük/insanlar dip dibe. Fakat karşı taraf çok çok güzel. En sevdiğimiz plajlardan biri oldu kendisi.
The best landscape of the castle might be this one: The famous St.Paul Bay. We have swum here but I can say that the part nearer in the photo is not good as seen. There are too many rocks in the sea and it is really crowded. However, the beach seen across is much more beautiful.



Hatta şöyle yakından bir görüntüsünü koyayım:
This is the closer look to the beach:




Gittiğimiz tüm plajlarda 2 şezlong 1 şemsiye gün boyu 8 Euro idi.
In every beach, you pay 8 Euro for an umbrella and two sunbeds.


Bir başka plajda oldukça büyük olan Lindos Plajı. Buranın bir özelliği yok ama geniş olsun ferah olsun derseniz burayı tercih edin derim.
Another beach is the biggest one in Lindos: Lindos Beach. It has nothing in special but if you want to swim and sunbath in a large area, you might prefer this one.



Peki başka nereyi gezebilirim diyorsanız, daracık Lindos sokakları içinde karşınıza beyaz şöyle bir kilise çıkıyor.
And what else you can do is to take a trip in Lindos streets and visit this church.








Dışarıdan sıradan bir kilise gibi dursa da içerisi oldukça ihtişamlı. Duvarlarında hiç boş yer yok ve dolayısıyla nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için hiç fotoğraf yok ama bence kesinlikle görülmesi gereken bir yer.
It looks like a regular church but it is really magnificent inside. All the walls are full of religious paintings. Taking photo is forbidden inside, so I couldn't take a photo but you must visit it.



Peki akşam oldu şimdi ne yapalım derseniz, güzelce giyinip akşamları oldukça canlı ve kalabalık olan Lindos sokaklarına atın kendinizi. Aşağıdaki fotoğrafta saat henüz erken olduğu için pek dolmamıştı ama ilerleyen saatlerde yürüyecek yer dahi bulamayabilirsiniz. Minik olmasına rağmen oldukça renkli bir gece hayatı var. Geceye dair niye hiç fotoğraf çekmemişim bilemiyorum ama Lindos kesinlikle bizim favorimiz oldu.
What can you do for the evening is you can dress up and go out to Lindos streets which are very crowded at night. The photo was taken in an early hour so that there wasn't any crowd yet. Though it is a small town, it has a vibrant nightlife.



Peki ne yiyelim derseniz, Lindos'ta krepçiler çok meşhur. Her yerde bu krepçilerden var ve envai çeşit krep yapıyorlar. After eight'li, Raffaelolu krepler bile yapıyorlar. İsteyenler için tuzlu çeşitler de var tabii ki.
If you ask for what to eat, crepes are famous in Lindos as much as I see. There are many crepe places and you can choose among the variety of the crepes. They even make crepes with After Eight or Raffaelo. Of course, there are savoury options too.









Bunların dışında bir de "gyros" var ki aslında bizim bildiğimiz döner fakat içine "tzatziki" dedikleri bizim cacığın yoğun kıvamlı halini koyuyorlar. Ben gerçekten bayıldım bu lezzete. Hatta 7 gün boyunca bununla beslendim diyebilirim. İsteyenler için kuzu, tavuk ve domuz çeşitleri bulunuyor.

Apart from these, there is "gyros" which is very similar to "Turkish doner". I really like this one because they add "tzatziki" in it. You can choose among the lamb, chicken and pork options.




Yerel olarak ne yiyebiliriz derseniz Yunan yemekleri Türk yemeklerine aşırı benziyor. Normalde gittiğim ülkenin her yemeğini denemek isterim ama bu benzerlik dolayısıyla biz her şeyi deneme moduna girmedik. Zira "Mousakka", "dolmades" gibi yemekler benim çok sevdiğim yiyecekler olmadığı için deneme gereği de duymadım.
The Greek Food is very similar to Turkish Food. I like to try every taste of the country that I visit however because of the similarity, I didn't do it this time. Because I am not a very big fan of the Turkish version of "Mousakka" or "Dolmades".

Bu arada hediyelik eşya alacaksanız Lindos bizim gittiğimiz diğer yerlere göre biraz pahalı. Hele fazlaca hediye alacaksanız, merkezden almanızı tavsiye ederim.
By the way, if you are willing to buy something like souvenirs, I recommend you to buy it from the centre since Lindos is much more expensive compared to the centre.


Geldik ikinci durağımıza. Yine Lindos'tan bindiğimiz bir otobüsle yaklaşık yarım saat içinde Faliraki'ye ulaştık. Gezdiğimiz yerler içinde en beğenmediğimiz ve en sıkıldığımız yer burasıydı. Ben burayı da biraz Alanya'ya benzettim ki hiç sevmem Alanya'yı.
Our second stop was Faliraki. We took the bus from Lindos and reached Faliraki in half an hour. We didn't like this place and we were so much bored here.



Tek olumlu yanı buranın plajlarıydı. İlk gün çoook meşhur olan Anthony Quinn Körfezi'ne gittik. Sizi şöyle bir manzara karşılıyor:
The best thing about Faliraki was the beaches. On the first day, we went to the famous beach: Anthony Quinn Bay. The landscape over here is:




Görüntü ve deniz suyu sıcaklığı muhteşem olmasına rağmen kumsal olmadığı, çok kalabalık olduğu ve çok fazla kayalık olduğu için burada fazla kalmadan az ilerisindeki Ladiko Plajı'na gittik ve burası bizim favorimiz oldu.
The sightseeing and the sea water temperature was the best however it was not a sandy beach and it was very crowded even though it is very small. We didn't stay there much and went to Ladiko Beach near to Anthony Quinn Bay.

 

Gelelim gece hayatına. Faliraki'nin gece hayatı daha renkli gibi geldi bana tabii bu eğlenceden ne anladığınıza göre de değişir. Mesela Lindos'taki mekanlar bana göre daha güzel ve daha nezihti. Burada ise o kaliteyi bulamadım. Bu yüzden biz geceleri yalnızca yürüdük sokakta sevdicekle. Bir yerde oturup bir şey içmedik. Sokak oldukça kalabalık oluyor akşam. Bizim otelimiz çok merkezi idi. İlk başta güzel bir özellik sanmıştık bu durumu ama gece 4'e kadar siz uyumaya çalışırken bangır bangır müzik sesleri gelince çok da hoş olmuyor. O yüzden oteli seçerken dikkatli olmak da fayda var.
The nightlife over here looks more fun but of course it depends on your way of having fun. For example, I like Lindos nightlife more because I think that it was more decent. So, we only walked through the streets in Faliraki. The streets are really crowded in the evening. Our hotel was located in the centre however we didn't like it because, while trying to sleep at night, it was not possible because of the noise outside.



Ve gelelim son durağımıza: Rodos merkez. Diğer yerlere göre burada çok daha fazla gezilecek yer var tabii. Öncelikle eski şehre girmek için geniş surlarda bulunan çeşitli kapılardan geçebilirsiniz. 
Coming to the last stop: Rhodes Centre. There are much more places to visit over here. First of all, you can pass through the historical city walls to reach the old city centre.







Eski şehirde her şeyden önce "Palace of the Grand Master of Knights of Rhodes" adlı kale görülmesi gereken en önemli yerlerden. Zaten oldukça görkemli olan bu yapıda şövalyelere ait eşyalar sergileniyor.
In the old city, the first place to visit is "Palace of the Grand Master of Knights of Rhodes". Things belong to Rhodes Knights are being displayed here.



















Eski şehir içindeki Hipokrat Meydanı önemli noktalarından birisi. Eski bir ortaçağ şehri olduğu en çok bu noktada anlaşılıyor sanırım.
Hippocrates Square is one of the important places in the old city. This part of the city proves that Rhodes is an antique medieval city.



Burada bir de Osmanlı zamanında kalma cami ve kütüphane yer alıyor.
There are also a mosque and a library left by the Ottomans.


Kütüphane Hafız Ahmet Ağa diye biri tarafından yaptırılmış. İçeride Osmanlıca ve Arapça eserler sergileniyor.
The Library has been established by Hafiz Ahmet Aga. There are Ottoman and Arabic books displayed.




Tabii Rodos, şövalyeleri ile ünlü bir yer olunca şehrin her yerinde de böyle dükkanlar yer alıyor.
Since Rhodes is famous with their knights, it is possible to see souvenir shops like these everywhere.





 Eski şehir içinde bir de saat kulesi var. İsterseniz belli bir ücret karşılığı en tepeye çıkıp Rodos'u izleyebiliyorsunuz.
There is also a clock tower in the old city. You can go up there and see the city with bird's eye perspective.


Karnımız acıkınca deniz ürünleri yemeden olmaz dedik ve daha önce Löplöpçüler'in blogunda gördüğüm The Sea Star Taverna'yı deneyelim dedik. Tavsiye üzerine bebek kalamar ve ahtapot ve ortaya da Yunan salatası aldık. Ahtapotu çok beğendiğim söylenemez ama kalamarlar bir harikaydı diyebilirim.
We were hungry and we wanted to try sea food in Rhodes so we have decided to go to The Sea Star Taverna which is located in the old city. We have ordered baby calamari and octopus and also a Greek Salad. I didn't like octopus so much but the calamari was delicious.





Eski şehri bitirdikten sonra sahil kenarından yürümeye başladık ve arkeoloji müzesi ile karşılaştık. Fakat artık çok yorulduğumuz için  buranın içini gezemedik. (Not: Umarım fotoğraf doğrudur. Aradan zaman geçince biraz unutmuş olabilirim :)
After visiting every place in the old town, we have started to walk by the sea shore and we have come upon the Archeological Museum. However we were too much tired so we didn't get in. (I hope this is the right photo for the Archeological Museum :)


Adanın girişinde bulunan yer değirmenleri:
These are the windmills located in the entrance of the Rhodes harbour:


Bir de adanın girişinde şöyle bir heykel var ki Rodos'un simgesi olmuş. 
And there is also such a statue which is also a symbol of Rhodes.

Son olarak gezebileceğiniz bir yer de Rodos'un tam ucunda yer alan Akvaryum. Yanlış hatırlamıyorsam giriş yine kişi başı 6 Euro idi. Dış görünüşünü çekmemişim fakat internetten bulduğum görüntüyü koyuyorum.
Lastly, one of the places you can visit is the Aquarium which is located in the northernmost corner of the Rhodes. Entrance fee is 6 Euro per person. I haven't taken a photo from the outside of the aquarium but I found a photo from Google.




İçi gerçekten güzel yapılmış. Bir çok balık türünü görmek mümkün.
Inside of the aquarium is really nice. You can see a variety of fish over here.














Yiyeceklere değindik biraz da içeceklere değinelim. Öncelikle her türlü birayı denedik. Mythos bizim damak tadımıza pek uymadı. Ballı gibi bir tadı vardı. Ama onun dışında Alfa'yı oldukça beğendik. Bir de ismini okuyamasam da Rodos'ta üretilen bu sarı ambalajlı birayı da beğendik.
We have talked about the food so let's talk about the drinks a bit. First of all, we have tried all the beers here. We didn't like Mythos so much because it was kind of sweetened with honey. But Alfa and this yellow beer which is produced in Rhodes are really good.


Bir de bu kokteyllerden buldum ve bayıldım. Keşke Türkiye'de de olsa.
I have also tried these cocktail drinks and like them so much. I wish they were sold in Turkey too.






 Şaraplar da fena değildi. Tatlı olmayanlar dışında içtiğimiz şarapları beğendik.
 Wines are also good. We kind of like all of them except the sweet ones.



  Bir de bir kahve bağımlısı olarak adada en dikkat çektiğim şey soğuk kahvelerin çok meşhur olmasıydı. Herkesin elinde mutlaka bir soğuk kahve oluyordu. Bu durum tabii ki en çok benim işime yaradı :)
As a coffee addict, what I like most about the island was that the cold coffees were really famous here :)




  Kaldığımız otelin yeri biraz kötü olmasına rağmen manzarası muhteşemdi. Günleri şu manzarada uğurladık :)
Even though the location of our hotel was not good, there was a wonderful sunset scene.







 Peki Rodos'tan neler alınır derseniz bir kere Uzo kesinlikle birinci sırada. Arkadaşlara magnetler dışında bir de şövalye figürlü bir şeyler olmazsa olmaz. Ben abur cubur canavarı olduğum için burada bulamadığım tüm Oreoları ve bitki çaylarını da aldım tabii. Bunun dışında Yunan kahvesi ve Lokum da aldık merak ettiğim için. Yunan kahvesinin Türk kahvesinden hiçbir farkı yok ama lokum o kadar kötü ki. Anason kokuyor buram buram. Hiç yiyemeden atıldı maalesef.
So, what can you buy from Rhodes as a souvenir? I think Ouzo comes on the top of the list. Magnets for friends and knight figures  are also a good alternative. Because I like junk food so much, I have bought all kinds of Oreos and herbal teas that I can't find in my country. Apart from these, we have also bought Greek Coffee and Loukumi but I didn't like the Loukimi since it has an aniseed flavor in it. Greek Coffee is like Turkish Coffee so I like it.
 


Bir yaz tatili de böyle güzel anılarla sonlanmış oldu. Çok beğendiğimiz Rodos'u  herkese tavsiye ederim.
A summer holiday with full of memories ended like this. I recommend you to visit Rhodes because it is really nice place to visit.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...